Günümüzde herkesin bildiği ve eksikliğini en çok yaşadığı tek varlık annedir. ANNE bana göre ev, ocak, kucak, sevgi ve şefkatin birleşip bütünleşerek beden bulduğu bir melektir. Anneyi kelimeler anlatmaya yetmez. Hele ki annenin evlatlarına göstermiş olduğu sonsuz sevgi, şefkat ve merhameti tarifsiz bir mutluluğun çiçek açmış halidir. Varlığı mutluluk, varlığı sonsuzluk olan bu melek olan annenin yokluğu nasıldır dediğinizi duyar gibiyim. Varlığı ödülken yokluğu cezadır annenin. Yokluğu acı varlığı ilaçtır annenin.
Peki, annesiz çocuk nasıl konumdadır? Bana göre annesiz çocuk kapsız eve benzer. Yani nasıl ki kapısız bir eve önüne gelen girer ve barınmak isterse, annesiz çocukta aynı kapısız ev gibi her gelen bir şey söyler, hor görür, yok sayar. Annesi varken kazanılan benliğini bir anda kaybeder çocuk ve anlar ki anne varsa benlik var anne yoksa ellik var. Bir başka değineceğim konuda annesiz çocuğun toplum içinde hissettikleri olacak. Evet, konumuza şöyle başlamalıyım ki Annesiz çocuk bir topluma katılınca insanların davranışlarından dolayı kendini aşağıda görür, çekingen, bir duygusunu ve düşüncesini yansıtamayan, kendini ifade edemeyen bir bireye dönüşür. Annesizlik duygusu o kadar ağır ki ama bazı insanlar bunun bilincinde olamıyor maalesef. Anneleri hayattayken onları kırıyor, üzüyor, hor görüyor, göstermesi gereken sevgiyi göstermiyorlar.
Oysaki bilseler anne gidince kolun kanadın, hayattaki benliğin ve çiçek açan tüm duyguların da solup gidiyor. Benden bu yazımı okuyanlara küçük bir tavsiye; eğer anneleriniz hayattaysa onlara sarılın, sarılamayacağınız durumlarda arayın, yazın, sevginizle onlara çiçekler sunun. Aksi taktirde mezara ektiğiniz çiçekten sizin sevginize karşılık gelmeyecektir. Anneler değer verilmesi ve başa taç edilmesi gereken yere pas pas edilmemesi gereken bir varlıktır..