Covid-19 pandemi olarak ilan edilmesinin ardından 2 yıldır hayatımızda bir yer edindi. 2020 Mart ayında pandeminin başlamasında bu yana sağlık bakanlığının başlattığı mücadeleye ve bu mücadelede gördükleri eksikler ile yanlışlıklar olduğunu, bilgilerin kamuoyuna şeffaf bir şekilde aktarılmadığını, aşıların çıkmasının ardından ise sağlık bakanlığının doğru bir politikasının olmadığını ifade eden Antmen, “Türkiye ve Mersinde vakaların düşmemesi ve giderek artmasının diğer bir nedeni ise korona virüsün ortaya çıkmasından beri sürekli mutasyona uğraması ve yeni varyantlar çıkmasıdır. Bazı varyantların hastalık yapma etkileri daha fazla bulaşıcı etkileri daha az ama şu anda dünyada yaygın olarak bulunan varyantın yayılma ve bulaşma hızı çok yükseklerde seyrediyor daha öncekilerden 5-6 kat daha yüksek ve hastalık yapma riski konusunda çok net bilgiler yok. Özellikle bu kadar fazla son bir hafta 10 gündür vaka sayılarının 40 binleri geçmesi aslında özel olarak yeni varyant omicron varyantının özelliğine bağlı” dedi.
Antmen, pandeminin başladığı ilk 1-1,5 yıl sürecinde kovid-19 nedeni ile karantinada olan sağlık çalışanlarının maaşlarının kesilmesi durumunun tabip odaları olarak el attıklarını ve bu konunun üzerine giderek geçen sene haziran ve temmuz ayından bu yana böyle bir sıkıntı yaşamadıklarını belirterek, “Bundan en fazla aile hekimleri etkileniyordu. Çünkü aile hekimliklerinde herhangi bir nedenle izin rapor aldığında yerine bakacak kimse bulamadığında maaşın covid ile alakasız bir şekilde gidiyordu ama özellikle covid sırasında yerine bakacak kimse bulamayan hekimler sağlık müdürlüğünde yerine birilerine tayin olarak istediklerinde ya da geçici olarak hiç maaş alamıyorlardı. Bu sıkıntı covid başlamasından bu yana bir buçuk yıl geçmesinden sonra nihayet uyarılarımız nedeniyle düzeltildi ve şu an da böyle bir sıkıntı yok” diye konuştu.
“AİLE HEKİMLİĞİ SÖZLEŞMESİ, BİR CEZA SÖZLEŞMESİ”
Aile hekimlerinin 2022 yılına girmeden bir süre önce sözleşmelerinde yaşanan değişiklik üzerine ceza puanları almaya başlamasının ardından, yeni gelen yönetmeliğin değiştirilmesi gerektiğini söyleyen Artmen, “Aile hekimleri iki yılda bir sözleşme imzalıyorlar. Sözleşmelerini sağlık bakanlığı düzgün gerçekten bir yandan aile hekimlerini koruyan bir yandan sağlık sistemini sekteye uğratmayacak biçimde yapamadı. 2022’ye girmeden 3-4 ay önce 2022’de geçerli olmak üzere bir sözleşme getirdiler yeni bir sözleşme, bu sözleşmede özellikle basına demeç veren hekim işte 50 puan ceza alacak, 3 kere basına demeç verdiği zaman sözleşmesi feshedilecek ya da herhangi bir şekilde tabip odası ya da varsa kendi bir sendikası bu sendikanın eylem kararlarına uyan hekimlere yine cezalar verilecek gibi cezaları arttırdılar ve sürekli yaptığımız şeyleri ceza kapsamına aldırlar bundan dolayı da çok kötü bir aile hekimliği sözleşmesinden ziyade bir ceza sözleşmesi halini aldı” ifadelerine yer verdi.
Türkiye çapında tüm aile hekimlerinin gerek dernekler, sendikaları ve tabip odalarının birliği ile bu sözleşmeye itiraz etmeye başladıklarını söyleyen Antmen, sözlerine şöyle sürdürdü:
“Yeni yeni sözleşme imzalanması gerekiyor ama itiraz 3-4 ay öncesinden başladı. Bu nedenle aralık ayı içerisinde iş bırakmalar da yaptılar. Ankara’da da miting yapıldı, Türk Tabipler Birliğinde bunları destekledi ve bu sözleşmenin kaldırılması ve yerine çok daha demokratik bir sözleşme getirilmesi için baskı yapmaya başladı. Bu anlamda da bizde burada Mersin’de de aile hekimleri ortak bu eylemler hepsini örgütledik katıldık, katılım sağladık ama şu ana kadar bu yönetmeliğin daha demokratik bir şeye bürünmesini sağlayamadık. Mersin için böyle bir rakam yok elimizde ama İstanbul için söyleyebilirim, 30-35 civarında aile hekiminin sözleşmesinin yenilenmediği bu ceza yönetmeliğinin esasları karşılığında yenilenmediğini biliyoruz. Mersin’de şu ana kadar böyle bir şekilde şikâyet almadık ama Mersinde de çok olumsuz etkilerinin olacağını biliyorum. Bu nedenle de mutlaka bu yönetmeliğinin değiştirilmesi lazım, çok daha demokratik bir sözleşmenin getirilmesi gerekiyor.”
Mersin Tabip Odası Başkanı Antmen, sağlıkta artan şiddet çok artması durumunun çok somut bir nedeni olduğunu ve bunun son 20 yıldır sağlıkta devam eden dönüşüm olduğunu ve sağlıkta dönüşümün sağlık sektörünü ticarileştirilmesi olarak gördüklerini dile getirdi. Sözlerine 10-15 yıl önce belki de 20 yıl önce Türkiye de sağlık herkes için belki ulaşılabilir değildi belki eşit değildi ama ücretsizdi diyerek devam etti.
“SEKTÖRDEKİ DÖNÜŞÜMLER ŞİDDET OLAYLARINI ARTTIRDI”
Sektörde yaşanan dönüşümler ile sigorta hastanelerin sağlık bakanlığına devredilmesi, genel sağlık sigortalarının çıkarılması, aile hekimliklerinin gelmesi ile yaşanan kamu mu özel mi tartışmaları ve 2020lerin başında şehir hastanelerinin ortaya çıkmasının, kamu hastanelerinin şehir hastanesine dönüştürülmesi ile 2-3 aydan önce sıra bulamamasından dolayı vatandaşın özel hastaneye yönlenmesi ile birlikte kamuda çalışan sağlık çalışanlarının kötü hizmet ettiği söyleminin yayılmasının, sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti gittikçe artırdığını ifade eden Antmen, “Kamu hastanelerini şehir hastanelerine döndürüldüğü için buralarda da 2-3 ay sıra bulma olanağı olmadığı için herkesin özel hastanelere gitmesini bir anlamda teşvik ediyorlar bu nedenle de özellikle buralarda ki hizmetin kötü olduğunu işte orada doktorların yan gelip yattığını, hemşirelerin örgü örerek çalıştığını nöbete doğru dürüst gitmediklerini falan, başbakanın, cumhurbaşkanın, sağlık bakanının ağzından duyduk. 90’larda sağlıkta dönüşüm başlamadan önce sağlıkla ilgili Uğur Dündar aracılığıyla bir takım programlar yaptılar ve özellikle sağlıkta şiddetin önünü sağlık bakanının kendisi açtı. Burada ki temel hedef kamu hastanelerinde hizmet kötüdür bu anlamda oradakiler yan gelir yatarlar siz özel hastanelere gidin hatta biz size çok güzel 5 yıldızlı otel niteliğinde özel hastane açacağız düşüncesini vatandaşa aktarmaktı. Kamu hastanesinde hizmet kötüdür siz gelin paralı sağlık hizmeti alın dendiğinde hiç kimse buna inanmaz. Bir tezgâh daha kurmaları gerekiyordu bu nedenle de bu sefer doktorları kötülemeye başladılar. Cumhurbaşkanı, ‘doktor iğne yapmayı bilmez, eli hastalarının cebindedir’ diye konuştu. Sürekli özellikle kamu hastaneleri açısında işte orada gidiyorlar ense yapıyorlar çalışmıyorlar falan diyerek kamu hastanelerinde sağlık ortamını kötülerken doktoru kötülediler, hemşireleri kötülediler hatta ve hatta şunu bile duydum bizzat cumhurbaşkanının ağzından bir sağlıkta şiddet olayı olduğunda Allah bilir ne yapmıştır doktor şeklinde yorumlar vardı” sözlerine yer verdi.
“GÜNDE ORTALAMA 30 TANE SAĞLIKTA ŞİDDET OLAYI YAŞANIYOR”
Vatandaşlarda doktoru dövmenin hak olduğu algısı yaratıldığını bu nedenle günde ortalama 30 sağlıkta şiddet olayı yaşandığını vurgulayan Antmen, sözlerine şöyle devam etti.
“Bunca şeyi anlatmamın nedeni sağlıkta şiddet işte şey olsun halkımız doktorların kıymetini bilmiyor o nedenle dövüyorlar meselesi değil bizzat politik sağlık bakanlığı tarafından, hükümet tarafından teşvik edilen bir şey bu, böylelikle kamusal hizmetlerle halkın arasını açacaklar böylelikle özel hastanelere insanların gitmesini teşvik edecekler bu da tutan bir politika oldu bu yüzden sağlıkta şiddet çok arttı. Bir sokak röportajına denk geldim, eskiden hastaneye gidince evimiz haciz edilirdi diyen vatandaş artık edilmiyor ve gidip doktoru dövebiliyoruz bu açıdan çok güzel bir ortam sağlandı oyum yine AKP’ye diyor. Vatandaşlarda böyle bir algı oluştu oraya gidip doktoru dövmenin bir hak olduğunu zannetmeye başladılar. Bunun bizzat sağlık bakanlığı ve hükümet tarafından yaratıldığını unutmamak gerekiyor. Bu anlamda sadece 2020 yılı içerisinde 20 bin beyaz kod verilmiştir. Yani günde ortalama 30 sağlıkta şiddet vakası oluyor. Bundan sonra cezalar arttırılsın bu iş hallolur diye düşünülecek bir şey değil, evet cezaların ağırlaştırılması lazım orası net bir kere şiddeti yapan kişinin tutuklu yargılanması gibi bir önlemin alınmasını istiyoruz ama daha önce yapılması gereken şeyler var. Mesela, dün Danıştay 5 dakikada bir yapılan muayeneyi iptal etti. İdareciler 5 dakika bir muayene yapılmasını istiyor hastaya adı soyadını sorma sürecimiz zaten 5 dakika, 5 dakikada da muayene yapmak imkânsız. Vatandaş bunu doktorun keyfine göre yaptığını zannediyor yukarıdan zorlama olduğunu bilmiyor o nedenle de sen bana iyi bakmadın diye yine şiddet vakası meydana geliyor. Tüm bunları bir araya getirdiğimizde sağlıkta şiddet sağlıkta dönüşümün sonucudur. Sağlıkta şiddetle mücadele etmek istiyorsak sağlıkta dönüşümle mücadele etmemiz gerekiyor.”