UND Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Muazzez Araç, yükselen maliyetler nedeniyle giderek kızışan küresel rekabette, Türkiye’nin uluslararası tedarik zincirlerinde daha fazla pay alabilmesi için dış ticaret lojistiğinin güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. 11’inci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda lojistik sektörü ile ilgili belirtilen eylemlerin hayata geçirilme sürecinin hızlandırılmasının büyük önem ve aciliyet arz ettiğini ifade eden Araç, Dünya Bankası tarafından gerçekleştirilen Küresel Lojistik Performansı Endeksi’nde Türkiye’nin 2018 yılı değerlendirmelerinde 2016 yılına göre 13 sıra düşüş ile 47’nci sıraya gerilediğini vurgulayarak, söz konusu gerilemede özellikle Avrupa Birliği’nde Türk lojistik firmalarına uygulanan anti damping politikalarının ve Türkiye’nin lojistik altyapısında büyüyen sorunların etkisinin büyük olduğunu kaydetti.
REKABET GÜCÜMÜZÜ ZAYIFLATIYOR
Türkiye’nin lojistik performansındaki gerilemenin lojistik - üretim maliyetlerinin artmasına, dış kaynaklı yatırımların azalmasına ve Türk ürünlerinin uluslararası pazarlardaki rekabet gücünün zayıflamasına neden olduğunu aktaran Araç, “Lojistik sektörünün, son yıllarda ülkemizin ihracata dayalı ekonomik büyüme politika ve stratejilerinin temel unsurları arasında yer aldığı, sektörümüz adına memnuniyetle izleniyor. Bu nedenle giderek kızışan küresel rekabet ışığında, ülkemizin uluslararası tedarik zincirlerinde daha fazla paya sahip olmasına yönelik en etkili araçlardan biri olarak dış ticaret lojistiğimizin güçlendirilmeli. Daha fazla dış kaynaklı yatırım çekilmesi amacıyla, temsil ettiğimiz sektör adına 11. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda ulaştırma ve lojistik başlığı altında yer alan politika ve tedbirlerin zaman kaybetmeden hayata geçirilmesi gerekmekte” dedi.
“KARAYOLU TAŞIMA KANUNU VE YÖNETMELİĞİ İHTİYACI KARŞILAMIYOR”
Cumhurbaşkanlığı’nın 2019-2023 programı ve 11’inci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın performans göstergesi kriterleri arasına giren Küresel Lojistik Performans Endeksi’nde Türkiye’nin 2020 yılında 30’uncu sıraya ve 2023 yılında ise 25’inci sıraya yükselmeyi hedeflediğini anımsatan Araç, “Sektörün ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelen Karayolu Taşıma Kanunu ve Yönetmeliği’nin de biran önce güncellenmesi gerekiyor. Kanunda, ticareti kısıtlayıcı, yabancı taşımacıların tabi olmadığı, Türk taşımacılarının maliyetini artıran idari para cezaları ve uyarı cezaları ve haksız rekabeti tetikleyen düzenlemelerin yeniden ele alınması gerekmektedir. Ayrıca mevcut kanunların ülkemizin taraf olduğu uluslararası konvansiyonlara ve Türk Ticaret Kanunu’na uygun hale getirilmesi amacıyla etki analizi çalışmasının hızlı bir şekilde yapılması gerekiyor” diye konuştu.
KUTU: AB ÜLKELERİNİN AYRIMCI KISITLAMALARI İLE MÜCADELE EDİLMELİ
UND Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Muazzez Araç, Türk lojistik sektörünün sürdürülebilir şekilde büyümesi için Türkiye ile AB arasındaki taşımacılık ilişkilerinin yeni bir hukuki zemine oturtulması gerektiğini ifade etti. “Türk lojistik sektörüne ait yük taşıtlarının Avrupa’ya yönelik taşımalarına uzun yıllardır bazı AB ülkeleri tarafından transit olarak gerçekleştirilen taşımalara kısıtlamalar uygulanıyor” diyen Araç, şöyle konuştu: “Söz konusu ülkeler tarafından Türk plakalı taşıtlara ayrımcı kotalar, transit ücretleri ve karayolu dışındaki modların kullanımının dayatılması gibi tarife dışı kısıtlamalar dayatılıyor. Transit kısıtlamalar, aynı zamanda AB ülkelerinde üretilen ticari malların Türkiye’ye veya Türkiye üzerinden diğer pazarlara ulaştırılmasının da maliyetini artırıyor. Bu ayrımcı uygulamalar ile mücadele için AB ülkelerinin transit kota ve ücretlerini korumacı politikalarının aracı olarak kullanımı önlenmelidir. Nitekim, 2000’li yılların başlarında AB’nin Türkiye’nin ticaretindeki payı yüzde 60 iken, Gümrük Birliği’ne rağmen” bugün bu pay yüzde 45’e kadar indi. ICF International-TRT-DIW ECON tarafından gerçekleştirilen TürkiyeAB arasında bir anlaşmanın etki analizi araştırmasına göre de transit taşımaların serbestleştirilmesi durumunda ülkemizin AB’ye ihracatı her yıl en az 1,6 milyar Euro artış kaydedebileceği açıklandı. Ancak 2015 yılında, Türkiye ile AB’nin Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ile ilgili varmış olduğu mutabakat bugün itibarıyla, AB Komisyonu’nun bahse konu müzakereler için henüz AB Konseyi’nden talep ettiği yetkiyi alamadığı için kesintiye uğramıştır.”