5-11 Haziran Çevre Haftası nedeniyle bir açıklama yapan Mersin NKP, yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin doğaya ve çevreye vereceği tahribatla ilgili uyarıda bulunarak “Mersin NKP Akkuyu’da, Türkiye’de, bölgemizde ya da Dünyanın herhangi bir yerinde nükleer santrallere karşıdır. Ve Akkuyu NGS’ye karşı mücadelesini inşaat durdurulana kadar, sökülene kadar sürdürecektir” şeklinde konuştu.
Dünya Çevre Günü kavramının çevre koruma mücadelesini ifade ettiği söyleyen NKP, “Ancak insanlık olarak doğada yarattığımız yıkımın geldiği düzeyde bu kavram yetersizdir. Mücadele artık bir katı atık yönetimi kapsamını kat be kat aşmıştır. Bugün doğayı korumaya ve kurtarmaya yönelik mücadele artık ekolojik mücadele kavramı olarak çok daha geniş kapsamda ele alınmaktadır. Artık hedef insanın doğada mümkün olan en az değişime yol açarak, doğa içinde varlığını sürdürmesidir. Olay sadece atıklar meselesi değildir. O atıkları üretimimiz ve tüketimimiz ile biz yaratmaktayız. Sorun, üretim ve tüketimin en az zararlı atığa yol açacak şekilde yönetilmesi sorunudur. Üretimin ve tüketimin niceliksel ve niteliksel düzenlenmesinde en yüksek değil, doğa ve insan açısından en sürdürülebilir çıta söz konusudur” ifadesini kullandı. Mersin NKP, Çevre Haftası açıklamasında şu konulara dikkat çekti:
“LİMANIN ATATÜRK PARKINA GENİŞLEMESİNE KARŞI MÜCADELEYE DESTEĞİMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”
“Bütün sektörlerin hacimlerini doğaya, canlılığa ve insana zararlı etkilerini en alt düzeye indirecek şekilde planlaması gerektiğini söyleyenMersin Limanının Atatürk Parkı’na yönelik genişlemesi, doğada, canlılarda ve insanlarda, gerçekleşmesi ihtimallere bağlı ekonomik getirisini kat kat aşan kayıplara yol açacaktır. Biliyoruz ki ekonomik faaliyetler ve üretim insan ihtiyaçlarını karşılamak içindir. Yoksa yanlış mı biliyoruz? Evet, sanki biraz yanlış biliyor ve düşünüyoruz. Gerçekten de yaşadığımız toplumsal ve ekonomik sistemde ekonomik faaliyetler, üretim ve tüketim süreçleri içimizden çok küçük bir kesimin yaptığı fayda maliyet analizi ile maksimum karı elde etmelerini sağlamak üzere düzenlenmektedir. Doğaya ve insana zarar veren bir üretim nasıl yararlı sayılabilir? Biz Mersin NKP olarak Mersin Limanının Atatürk Parkına genişlemesine karşı mücadeleye desteğimizi, olabildiğince katkımızı sürdüreceğiz.”
“SİYASİ YAPILARI VE YEREL YÖNETİMLERİ AÇIK, NET, ETKİLİ TAVIR ALMAYA DAVET EDİYORUZ”
“İlimizde taş, mermer ve maden ocakları, çimento fabrikaları, sahilllerin yağması ve yapılaşması, ormanlık alanların yapılaşmaya, madenlere açılması, akarsulara yersiz, gereksiz müdahaleler, kent ve sanayi atıkları, hava kirliliği gibi sayısız ekosistemi bozucu girişime karşı daha bütüncül ve daha kitlesel, etkin bir karşı çıkışın ortaya konulması gerektiği açıktır.
Gerek Mersin gerek Türkiye gerekse Doğu Akdeniz Bölgesi açısından en büyük ekolojik risklerden birini oluşturan Akkuyu Nükleer Güç Santrali inşaatının bugünkü durumu herkesin bilgisindedir. 1976’da Aslan Eyce’nin Silifke’de başlattığı direniş 46 yıldır sürmektedir. Sinop ve İğneada Nükleer Santral projeleri ile de Türkiye coğrafyasına yayılmış bulunmaktadır. 40 yılı aşan yapımının önlenmesi mücadelesi bugün yapımın durdurulması hedefi ile sürmektedir. Yapımı biterse çalıştırılmaması, çalıştırılırsa kapatılması hedefleri ile bu mücadele sürdürülecektir. Bütün ekolojik sistem tahribatlarında olduğu gibi nükleer santral mücadelesinde de hedef, karar alıcıların üzerinde kamuoyu baskısı yaratmaktır. Karar alıcı olarak merkezde dönemin siyasi iktidarları olmakla birlikte yapıma katılan ve ödemelerden pay alan, yerlilik ve millilik iddiasında bulunan sermaye firmaları da kamuoyu baskısının hedefi olmalıdır. Siyasi yapıları ve yerel yönetimleri açık, net, etkili tavır almaya davet ediyoruz.”
“ENERJİ ÜRETİM GİRDİLERİNDE RUSYA’YA BAĞIMLILIĞININ ARTMASI”
“Nükleer santrallerin ve özelinde Akkuyu NGS’nin denize, karaya, havaya, tüm canlılara ve de insana verdikleri ve verecekleri sayısız zarar yıllardır kamuoyuna çeşitli yollardan iletilmiştir: Santralin faaliyeti süresince birikime yol açacak radyasyon yayımı, deniz suyu ısısının yükseltilmesi, kimyasallarla zehirlenmesi, deniz ve kara ekosistemine zararları, Three Miles İsland, Çernobil ve Fukuşima benzeri felaketlerin yaşanması olasılığı, deprem, zemin sorunları, radyoaktif atıkların bertaraf ve izole imkansızlığı, 50 - 60 yıllık çalışma süresi sonunda radyoaktif santral yapısının bertaraf imkansızlığı ve maliyeti, yakıt temin güvenliği, yapım, iletim, ve elektrik üretim maliyetlerinin yüksekliği. Aynı yatırım maliyeti ile yenilenebilir kaynaklardan daha büyük kapasitede daha düşük maliyette elektrik üretim imkanı. Pik tüketim anlarında bile tüketimin en az yüzde 30 üstünde üretim kapasitesi varken yeni elektrik üretim yatırımlarına ihtiyaç olmaması. Aynı yatırım maliyeti ile insan ihtiyaçları açısından öncelikli sektörlerde daha yüksek istihdam sağlama imkanı. Santral alanının Rusya’nın tasarrufuna terk edilmiş olması, Türkiye’nin denetimi dışında tutulması, enerji üretim girdilerinde Rusya’ya bağımlılığın arttırılması.”
“BU DENLİ ZARARLI BİR YATIRIM NEDEN YAPILMAKTADIR?”
“Toplumun farklı kesimlerinde farklı nedenlerle nükleer santral yapımına karşı çıkılmaktadır. Bütün karşı çıkışların inşaatın durdurulması hedefinde yoğunlaştırılması sonuç alıcı olacaktır. Akkuyu NGS’nin sadece inşaat sürecinde dahi yaşanan sorunlar, patlamalarla yaratılan sayısız yer sarsıntıları, kazalar, iş cinayetleri, işçilerin insan onuruna aykırı iş ve yaşam koşulları, inşaatın kendisinin doğaya ve canlılara zararları, Çalıştırıldığında yaratacağı zararların somut kanıtlarını bugünden ortaya koymaktadır. Bu denli zararlı bir yatırım neden yapılmaktadır? İnşaat maliyetinin yarısını oluşturan 10- 11 milyar doları Rusya başta İçtaş öncesinde Cengiz Holding ve MEFA olmak üzere taş, toprak, hafriyat, beton taşeronu 200 “yerli ve milli” firmaya ödemiştir, ödemektedir. Bu kredi kat kat faiziyle elektrik faturalarımızla bizlerden tahsil edilecek, Rusya’ya ödenecektir. “Yerli ve milli” sermayedarlarımız da karlarına kar katacaklardır.”